Başka bir görüşmede örgüt üyesi Ümit SAYIN bir telefon konuşmasında ""Yani PAŞALAR YANİ EL KONULMASI LAZIM ARTIK bunlann yani ihanettir bu nokta da el konulmaması dur denilmemesi ihanettir diyoruz, ajan provokatörlük yapma diyorlar", ".. Yaşar BÜYÜKANIT neyi bekliyo? Yarın sen gideceksin o akademiye uyar bunları ya uyar bunları akıllarını." "Yemin ediyorum Irak'taki generallerden beter olacak bunlar ya. Darbe mi yapacak yapsınlar analarmı sikeyim ne olacak. Dünya ne yapacak darbe yapsınlar amma koyum darbesini ya. In the event you loved this informative article in addition to you would want to acquire more information about escort Mersin i implore you to go to our own web-site. Şimdi ben komutanlara Harp akademisinde söyledim. Ben olsam başörtüsü maşörtüsü serbest ister götünüzü açın ister anımızı açm başınızı ne ederseniz edin serbest. ONDAN SONRA DERİM Kİ EKİPLERE KARDEŞİM KAVGAYI BAŞLATIN. MİLLET BİRBİRLERİNİ YESİNLER BİR BUNU YAPARIM. Bak tam zamanıdır. Bırakacaksm birbirini yesin millet. Paşam ben İHTİLAL İSTİYORUM ben, yemin ediyorum. Paşam ben ihtilal istiyorum, yemin ediyorum. Askeriye el koysun" dediği, Mehmet Fikri KARADAG'm da "Yani hiç bir asker, onu yapacak kapasite de adam yok ki" diyerek bir dönem üniformasını giydiği vazife yaptığı Türk Silahlı Kuvvetlerini aşağıladığı ve hakaret ettiği, aynı görüşmenin devamında hızını alamayarak "BU ŞEREFSİZ KÖPEK MİLLET DE BUNLARA OY VERİYOR İŞTE" diyerek Türk milletine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan yine şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'a bağlı olarak faaliyet yürüten şüpheli Muhammet YÜCE'nin yaptığı telefon konuşmasında, ülkede kaos anarşi ve terör çıkarmak istemelerinin kendince amacını dile getirdiği ve "İyi belki savaş çıkarda o kuyumcuları muyumcuları soyak o adamları" "Belki millet savaş telaşına düşer amma koyım yaralı ölü, bizde gidek bankaları soyarık anıma koyım." "Benim derdim o.
Özellikle resim ve heykel, onun estetik anlayışını besleyen unsurlardır. Suna, tasarımlarında sanatla iç içe olmayı ve onun parçasında bir hikaye anlatmayı arzu eder. Suna’in tasarımlarındaki zarafet ve sadelik, doğaya olan derin bağlantıdan ilgilenilir. Boğa burcunun sakin ve değişiminin varlığı, Suna’in doğası ile kurduğu bağda kendini gösterir. Şehirdeki gürültü hızından uzaklaşmak, hem fiziksel hem de zihinsel bir rahatlama sağlar. Suna, vakit geçirirken içsel huzurunu bulur ve bu huzuru, tasarımlarına da yansıtır. Doğanın renkleri, formları ve desenleri, onun yaratıcı sürecidir. Yeşilin sağladığı, doğal dokular ve organik ürünler, onun estetik anlayışının sunulduğu bir parçadır. Suna, bol miktarda güveni ve sadakati ön planda tutar. Aşk, onun için sadece bir duygu değil, aynı zamanda bir yolculuktur. Partneriyle sadece fiziksel değil, duygusal ve zihinsel uyum da arar. Suna, uzun vadeli, sağlıklı ve gelişmiş bir ilişkinin hedefleridir. İlişkilerde derin bir bağ kurmaya özen gösterir ve bu bağın temeli, güven ve sadakattir. Suna, her şeyin süreçten çıkacağına inanır, bu yüzden bunların içinde de paylaşım ve anlayışlıdır.
" ifadeleri kullanılmaktadır. Yine birçok mektup ve konuşmada şüpheli Kemal Aydın’dan "Büyüğümüz", "Büyüğümüz bir müthiş Türk olup, bize 4,5 yıldır Önderlik yapmaktadır", "Sen öyle bir insanla tanıştın ki, seni her konuda yetiştirecek, geleceğe hazırlayacak engin bir bilginin sahibidir kendisi. Zaten böyle olduğu için bizlere önderlik yapmaktadır" ifadeleri kullanılarak söz edilmekte ve yokluğunda bile kendisinden bahsolunurken olağanüstü saygı gösterilmektedir. Şüpheli Kemal Aydın, şüpheliler Neriman, Durmuş Ali, Hatice Bahtiyar ve İbrahim Özcan’ında katıldığı 7 Ocak 2006 tarihinde yapılan bir toplantıda "Kumanda heyeti istemezse, izin vermezse hiç kimse bir sızamaz, isterseniz deneyin. Ayrıca hareketimizi yöneten kumanda heyetinde asker ve polis asla olmayacak " demek suretiyle meydana getirdikleri oluşumun işleyişi hakkında bilgiler vermektedir. Şüpheli Neriman AYDIN Hayri B. isimli kişiye yazdığı mektupta amaçlarına ulaşmak için kullandıkları ve kendilerinin karargâh olarak sözettiği ve muhtemel olarak Ankara İli Meşrutiyet Caddesinde bulunan bir yerle ilgili olarak; "… Meşrutiyet, Türk Ulusunun Ankara’dan yön ve yol bulmasında bir karargah merkezidir. Meşrutiyet, içeri giren insanı kendiliğinden etkileyecek zaman ve mekan üstü bir yer olmalı, havası büyülemeli, hatiplerinin söylemleri ise özellikle ilk kez gelen insanı kalbinin en hassas yerinden vurmalı, yerinde oturtmamalı, heyecanlandırmalı, ayağa kaldırmalı.
Hatice BAHTİYAR ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların kendisine K.T. Kızılay’ın baskı işlerini kime yaptırdığını söyledikleri, bu nedenle Ö.T. 02.01.2008 günü Saat:12.21’de C. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde "başsavcıyla niye görüşmüyorsun toplumsal haberde bu komutan bunun yazı yazmasını istedi rica etti niye söylemiyorsun yani bu sabih beye cumhuriyet gazetesinde yazı yazıyorlar şurada burada da yani bu görevi sana verdim görevinin gereğini yapmadın senin üstünü çiziyorum… Sabih Beyle bir konuş ne söyleyeceklerini biliyorsun yanına git ziyaret et yok ben ikna edemem abi sen gel anlat dersen ben senle gelir gider anlatırım bu başkomutanın emridir" dediği hatırlatılıp sorulunca; görüşmeyi yaptığı kişinin İçişleri Bakanlığında Mülkiye Başmüfettişliği yaptığını, Sabih KANADOĞLU ile görüşmesini ve Toplumsalhaber isimli sitede yazı yazmasını istediğini, Toplumsal Haberde Sabih KANADOĞLU’ nun yazı yazmasını Ali ÖZOĞLU’nun istediğini, "bu başkomutanın emridir" diye C.E. 05.04.2008 günü saat 12.53’ de Ercüment OVALI isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "biz mücadeleyi veriyoruz ben İ. Toplumsal Haber isimli sitenin kime ait olduğunu bilmediğini, Ancak Hatice BAHTİYAR ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların bu sitede görevli olduğunu, bu şahısların ricası ile kardeşi Neriman AYDIN’ da bu sitede makale yazmaya başladığını, hatta şahısların isteği üzerine Sabih KANADOĞLU’ndan da bu sitede yazması için tanıdığı C.E.