Hikaye Kerkük ‘de idama mahkum edilen bir Türk ailesinin yardımına koşulmasını kapsamaktadır. Hüzünlü bir hatıradır Kemal Aydın ve ailemiz için. Bunun üzerine İbrahim Bey: "Baki Tuğ’un yeğeni ile iyi arkadaşım." der. Kemal Aydın Bey üzerinde durmayarak hadiseyi anlatmaya devam eder. Sonrasında gelen telefon üzerine Gazi Mustafa Kemal Bulvarı 121 numarada bir büroya gidilir. Hatta gidilen şahsı tanıyıp tanımadığımız bize de sorulur. Hayır cevabı verilir. Saat 14:30 civarında Halit B. Bey’in bürosuna gittik. Beyefendi bize hoş geldin dedikten ve oturmamız için yer gösterdikten sonra doğrudan konuya giriş yapar, hem de ne giriş. İbrahim Bey hariç tanımadığı insanların yanında, Devlet sırrı olması ve kalması gereken öyle hadiseler anlatır ki, If you have any queries pertaining to where and how to use hemen tıklayın, you can call us at our site. tüm ekibimiz de benim gibi sarsıntı geçirir. Oturur oturmaz , İbrahim Bey ile Halit B. arasında bir konuşma başlar. İbrahim Bey, Taner Ünal’ın yanlışlarından bahsederek şikayette bulunurken, Halit Bey de kendisine herkesin duyacağı şekilde ; "Onu çocuklara öldürtürüm, parça parça ederler. Yanına almış o hatunu, terbiyesiz herif. Ne zannediyor kendisini. Bir de beni tehdit ediyor." Öldürürüm onu " dedim çocuklar aman hacım, elini pisliğe sürme" dediler.
Alparslan ARSLAN'ın Danıştay saldırısı ile ilgili cezaevine girmesinden ve kendisinin gözaltına alınmasından bir hafta veya 10 gün kadar önce Teoman EKŞIOGLU'nun tek başına evine gelip " Alparslan'ın selamım getirdiğini, Alparslan'ın kendilerine Hocamı üzmeyin dediğini ve hiç sohbet konusu değilken birden bire , merak etme sana ceza verilmez, verilse bile yaşlı olduğun için evden dışarı çıkamazsın, zaten seninde evden çıktığın yok" dediğini beyan etmiştir. İdris ARSLAN ile görüştüğünün doğru olduğunu, Alparslan ARSLAN'ın bu gruplan tanıyor olabileceğini, bir kaç kez İstanbul ilindeki toplantılarına birlikte değil de ayrı ayn katıldıklarını kendisine söylediğini beyan etmiştir. Salih KURTER'in kendisine, Alparslan ARSLAN ile Süleyman ESEN'in kendisini ziyarete gelmelerinden dolayı Süleyman ESEN ve kendisinin de alınabileceğini söylediğini, bunun üzerine de kendisinin yukarıda yazılı sözleri söylediğini beyan etmiştir. Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde gördüğünü hatırladığını, Alparslan ARSLAN'ın siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi olmadığını, Hüseyin GÖRÜM'ün bu toplantılarda kendisinden çevresinde topladığı gençlere askeri eğitim vermesini istemiş olmasından ve "silahımız, her şeyimiz var" demesinden Danıştay saldırısıyla ilgili olarak bu insanların silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı etkilemiş olabileceklerini düşündüğünü beyan etmiştir.
Bu telefon görüşmesi tabii seyri içerisinde okunduğunda , Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'in Danıştay Saldırısı olayının ne aşamaya kadar aydınlatılabildiğini henüz C.savcılığı ifadesinden çıkan Mahmut ÖZTÜRK'e sorduğu, Savcılıktan serbest bırakılmanın rahatlığı ve olaydan bu kadar kısa bir süre içerisinde telefonunun dinlenebileceğine ihtimal vermediği düşünülen Mahmut ÖZTÜRK'ün yine de terör örgütlerinin olmazsa olmaz gizlilik prensibine elinden geldiğince uyarak ve muhatabını da bu konuda fazla konuşmaması için uyararak, adını vermediği Muzaffer TEKİN'in halen gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılarına kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda bulunan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söylediği anlaşılmaktadır. Bu şüphelilerin bile kendilerine kadar olan kısmının aydınlatıldığını öngördükleri soruşturma, bu şüpheliler ve bağlantılı kişiler yönünden yeterli delil elde edilemediğinden daha ileriye götürülemeyerek, aşağıda anlatılacak olan gerekçeler ile , Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olduğu kabul edilen Alparslan ARSLAN'ın özetle , "türban örtüsünü korumak için silahlı örgüt kurmak" , Osman YILDIRIM'ın "türban örtüsünü korumak için kurulan bu örgüt adına faaliyette bulunmak" , yine aşağıda anlatılacak olan gerekçeler ile Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırılarında tetikçi olarak istihdam edilen kişiler hakkında da "türban örtüsünü korumak için kurulan bu örgüt adına faaliyette bulunmak" ve bağlı suçlarından dava açılması, diğer şüpheliler yönünden ise delil yokluğu gerekçesi gösterilip Kovuşturmaya Yer Olmadığına Karar verilmesi ile hukuki muktezaya bağlanılmıştır.
Size karşı düşünce ve tavır manasında yaşadığı tedirginlik ve saldırganlığının arkasına iyice bakmamız gerekiyor… Bu yön iki senedir Sayın Kemal Aydın Bey’in yurt çapında ulusal kafa taşıyan Türklerle yaptığı görüşmelerdir. Birlikteliğimizin Yönetim Kadrosunun, Beyin Heyetinin bir elin parmakları kadar kişiyle devamı, istihbarat servislerinin sırlarımızı, hedeflerimizi uzun süre öğrenmelerine engel olacaktır diye düşünüyoruz…düşüncemiz odur ki her üç ayda bir Kurmay Heyet olarak bir araya gelip hadiseleri, kat edilen yolları, yapılması gerekenleri görüşmemiz ve bunları zabta geçirmemiz geleceğe dair yolumuz için son derece faydalı olacaktır diye düşünüyoruz. Neriman AYDIN adıyla 19.10.2005 tarihli Hatice BAHTİYAR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; "Aylardan beri müthiş zorluklar yaşadığınızı biliyoruz, fiziken yanınızda olamamamız nedeniyle Sizlerden uzak olduğumuzu, halinizden anlamadığımızı zannetmeyiniz. Tanrı şahittir ki her günümüzde Size TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARINA maddi olarak yardım edememenin hüznünü yaşadık. Neriman AYDIN adıyla 09.11.2005 tarihli Sevgi ERENEROL isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; "… Türk Milletinin Ulusal uyanışında bir büyük mücadeleyi zaferle sonlandırmak üzere tarihi bir sorumluluğu üstlenen Sayın Kemal Aydın Bey’in Size ulaştırmamı rica ettiği sözlerini mektubum vesilesi ile Sizlere ve Erenerol Ailesine iletmek istiyoruz: "TÜRKLÜK MÜCADELESİNDE SEVGİ ERENEROL HANIMEFENDİYE TÜRK’ÜN TANRI’SINDAN BİTMEK TÜKENMEK BİLMEZ BİLGİ VE GÜC DİLİYORUM. BU BÜYÜK TÜRK’ÜN MÜCADELESİ GÖGÜSÜMÜZÜ KABARTMAKTADIR. BU ASİL MÜCADELEYİ YAPANLARIN EMRİNDE OLMAK BİZLER İÇİN BÜYÜK BİR ŞEREFTİR. TAŞIYACAĞIMIZ EN BÜYÜK ŞEREF MADALYASIDIR. ŞARTLAR GEREĞİ FİZİKSEL OLARAK YANLARINDA OLAMIYORUZ. ANCAK ULUSAL MANADA,YENİDEN TAM BAĞIMSIZ DEVLET FİKRİNDE, İŞTE VE EYLEMDE KENDİLERİYLE HER AN BİRLİKTE OLDUĞUMUZDAN HABERDAR OLSUNLAR.
Alparslan ARSLAN'ın Danıştay saldırısı ile ilgili cezaevine girmesinden ve kendisinin gözaltına alınmasından bir hafta veya 10 gün kadar önce Teoman EKŞIOGLU'nun tek başına evine gelip " Alparslan'ın selamım getirdiğini, Alparslan'ın kendilerine Hocamı üzmeyin dediğini ve hiç sohbet konusu değilken birden bire , merak etme sana ceza verilmez, verilse bile yaşlı olduğun için evden dışarı çıkamazsın, zaten seninde evden çıktığın yok" dediğini beyan etmiştir. İdris ARSLAN ile görüştüğünün doğru olduğunu, Alparslan ARSLAN'ın bu gruplan tanıyor olabileceğini, bir kaç kez İstanbul ilindeki toplantılarına birlikte değil de ayrı ayn katıldıklarını kendisine söylediğini beyan etmiştir. Salih KURTER'in kendisine, Alparslan ARSLAN ile Süleyman ESEN'in kendisini ziyarete gelmelerinden dolayı Süleyman ESEN ve kendisinin de alınabileceğini söylediğini, bunun üzerine de kendisinin yukarıda yazılı sözleri söylediğini beyan etmiştir. Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde gördüğünü hatırladığını, Alparslan ARSLAN'ın siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi olmadığını, Hüseyin GÖRÜM'ün bu toplantılarda kendisinden çevresinde topladığı gençlere askeri eğitim vermesini istemiş olmasından ve "silahımız, her şeyimiz var" demesinden Danıştay saldırısıyla ilgili olarak bu insanların silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı etkilemiş olabileceklerini düşündüğünü beyan etmiştir.
Bu telefon görüşmesi tabii seyri içerisinde okunduğunda , Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'in Danıştay Saldırısı olayının ne aşamaya kadar aydınlatılabildiğini henüz C.savcılığı ifadesinden çıkan Mahmut ÖZTÜRK'e sorduğu, Savcılıktan serbest bırakılmanın rahatlığı ve olaydan bu kadar kısa bir süre içerisinde telefonunun dinlenebileceğine ihtimal vermediği düşünülen Mahmut ÖZTÜRK'ün yine de terör örgütlerinin olmazsa olmaz gizlilik prensibine elinden geldiğince uyarak ve muhatabını da bu konuda fazla konuşmaması için uyararak, adını vermediği Muzaffer TEKİN'in halen gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılarına kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda bulunan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söylediği anlaşılmaktadır. Bu şüphelilerin bile kendilerine kadar olan kısmının aydınlatıldığını öngördükleri soruşturma, bu şüpheliler ve bağlantılı kişiler yönünden yeterli delil elde edilemediğinden daha ileriye götürülemeyerek, aşağıda anlatılacak olan gerekçeler ile , Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olduğu kabul edilen Alparslan ARSLAN'ın özetle , "türban örtüsünü korumak için silahlı örgüt kurmak" , Osman YILDIRIM'ın "türban örtüsünü korumak için kurulan bu örgüt adına faaliyette bulunmak" , yine aşağıda anlatılacak olan gerekçeler ile Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırılarında tetikçi olarak istihdam edilen kişiler hakkında da "türban örtüsünü korumak için kurulan bu örgüt adına faaliyette bulunmak" ve bağlı suçlarından dava açılması, diğer şüpheliler yönünden ise delil yokluğu gerekçesi gösterilip Kovuşturmaya Yer Olmadığına Karar verilmesi ile hukuki muktezaya bağlanılmıştır.
Size karşı düşünce ve tavır manasında yaşadığı tedirginlik ve saldırganlığının arkasına iyice bakmamız gerekiyor… Bu yön iki senedir Sayın Kemal Aydın Bey’in yurt çapında ulusal kafa taşıyan Türklerle yaptığı görüşmelerdir. Birlikteliğimizin Yönetim Kadrosunun, Beyin Heyetinin bir elin parmakları kadar kişiyle devamı, istihbarat servislerinin sırlarımızı, hedeflerimizi uzun süre öğrenmelerine engel olacaktır diye düşünüyoruz…düşüncemiz odur ki her üç ayda bir Kurmay Heyet olarak bir araya gelip hadiseleri, kat edilen yolları, yapılması gerekenleri görüşmemiz ve bunları zabta geçirmemiz geleceğe dair yolumuz için son derece faydalı olacaktır diye düşünüyoruz. Neriman AYDIN adıyla 19.10.2005 tarihli Hatice BAHTİYAR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; "Aylardan beri müthiş zorluklar yaşadığınızı biliyoruz, fiziken yanınızda olamamamız nedeniyle Sizlerden uzak olduğumuzu, halinizden anlamadığımızı zannetmeyiniz. Tanrı şahittir ki her günümüzde Size TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARINA maddi olarak yardım edememenin hüznünü yaşadık. Neriman AYDIN adıyla 09.11.2005 tarihli Sevgi ERENEROL isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; "… Türk Milletinin Ulusal uyanışında bir büyük mücadeleyi zaferle sonlandırmak üzere tarihi bir sorumluluğu üstlenen Sayın Kemal Aydın Bey’in Size ulaştırmamı rica ettiği sözlerini mektubum vesilesi ile Sizlere ve Erenerol Ailesine iletmek istiyoruz: "TÜRKLÜK MÜCADELESİNDE SEVGİ ERENEROL HANIMEFENDİYE TÜRK’ÜN TANRI’SINDAN BİTMEK TÜKENMEK BİLMEZ BİLGİ VE GÜC DİLİYORUM. BU BÜYÜK TÜRK’ÜN MÜCADELESİ GÖGÜSÜMÜZÜ KABARTMAKTADIR. BU ASİL MÜCADELEYİ YAPANLARIN EMRİNDE OLMAK BİZLER İÇİN BÜYÜK BİR ŞEREFTİR. TAŞIYACAĞIMIZ EN BÜYÜK ŞEREF MADALYASIDIR. ŞARTLAR GEREĞİ FİZİKSEL OLARAK YANLARINDA OLAMIYORUZ. ANCAK ULUSAL MANADA,YENİDEN TAM BAĞIMSIZ DEVLET FİKRİNDE, İŞTE VE EYLEMDE KENDİLERİYLE HER AN BİRLİKTE OLDUĞUMUZDAN HABERDAR OLSUNLAR.